25 Haziran 2016 Cumartesi

Farklılık, farkındalık

Zamanla övünç kaynağımız, insanlığımız konusunda beklentilerimiz de değişti.Aslen ne istediğimizi bilmez olduk ve tutarlılık kavramını yabana attık. Bu sebeple her geçen gün değiştik. Dün farklıydık, bugün daha bir farklı olduk. Dün yalanı kabul etmeyen bir toplumken, bugün dürüstlüğü kabullenemez olduk. Kısacası dürüstlüğü kabul etmeyen bir toplum olduk. İnsanlar artık kendileri hakkında doğru konuşulmasına müsaade etmiyor. Yalnızca beklentilerini duymak istiyorlar. Tıpkı alışveriş dünyasına dalıpta beklentilerine uygun bir ayakkabı, çanta ya da kıyafet arar gibi insan avcılığına çıkıyoruz. Yalan dünyamıza o kadar yer etmiş ki tıpkı kanlı canlı bir insanın karşımızda durması kadar doğal olmuş. Peki ne kadar dürüstüz? Dürüst olmak neden bu kadar zor? Neden her şeyimizi beklentilerimizi karşılamak üzerine kurduk?

Tamamen bu problemi tek bir atasözü ile açıklamak yerindedir. "Üzüm üzüme baka baka kararır." Dünyada yalnızca bir kişi yalan söylemeyi biliyorsa yanındaki en yakınına da yalan söylemeyi öğretecektir. Aslın iş burada en yakınında ki kişiye düşmektedir. Vereceği karar çok önemlidir. Yalan söyleyecek mi söylemeyecek mi bilinemez ama "Hayır, bu çok kötü bir davranış!" diyebilmesi gereklidir. Çünkü insanlar farklıdır. Doğası gereği hiç kimse aynı değildir. İkizler, üçüzler hatta dördüzler olsa bile çok ufakta olsa aralarında fizyolojik olarak bir fark bulunur. En başında ruhların farklı olduğunu unutmamak gerekir. Kimi üzüm sever kimi sevmez. O üzüm seviyor diye benim de sevmem gerekmez. Başkalarının yaptıklarına özenmek kimseyi ileriye götürmez. İnsanın kendi olması gerekir. Dünyaca başarılı iş adamlarının yaptıklarını yaparak onlarla aynı dereceye gelemezsiniz.

Her ne oluyorsa yaşadığımız şu dünyada toplumun en küçük parçası bireyden meydana geliyor. Özellikle medyanın bu konudaki başarısı üzerine laf söyleyebilecek yoktur. Bir sanatçı çıkıyor insanlar hayran kalıyor, bir devlet adamı, bir iş adamı çıkıyor insanlar hayran kalıyor. Herkes onlar gibi olmak istiyor. Bu insanlar ne yaparsa millet onu yapıyor. Doğal olarak yalan söylemeyi, dürüst olmayı ve hatta şaklabanlık yapmayı bile öğreniyor. Bir topluma bir şey öğretmek istiyorsanız medyaya başvurun!

Üzgünüm ama biz insanlar başkalarına benzemeye çalışmak yerine kendimiz olsaydık daha çok başarıya adım atardık. Bunu başarabildikten sonra ne kalkınamayacak bir aile ne de bir devlet tanıyor olurduk. Ama yapamıyoruz çünkü beklentilerimiz farklı. Evet, Tek farklı olduğumuz konu da bu. Beklentilerimiz farklı! Ancak buradaki farklılık insanların kime benzeyeceğim düşüncesinden kaynaklanıyor. Kime benzeyeceğimizi seçiyoruz. Tek fark bu.

İnsanlara duymak isteyeceğinden fazlasını veremiyoruz. Birisi biriyle bir arkadaş olacaksa illaki pohpohlanacak. Amenna başka çaresimi var! İnsan beğenmiyoruz yahu insan!. Yakında her toplumun bir bireyi yalnız ölecek hale geleceğiz. Herkes aynı olmak zorunda olsaydı ya da bizzat aynı olsaydı Allah insanları farklı yaratmazdı değil mi? Karşılıksız sevmek gerekir ancak kendince sevmek gerekir. Her şeyde kendince olmak gerek çünkü kendince olmak farkını ortaya koymak demektir.
Herkes kendince davranırsa zaman ilerledikçe değişim ya da farklılıklar daha bir ilerleyecek, daha bir boy gösterecek, dünya sahnesinde.

2 yorum:

  1. Şu cümleni çok beğendim Kimi üzüm sever kimi sevmez. O üzüm seviyor diye benim de sevmem gerekmez. (Hamit Bu arada gayet iyi yazmışsın :))

    YanıtlaSil

Korona mı insan mı?

Merhaba çok değerli arkadaşlar, size iyi niyetimle azıcık da olsa kendimden bahsedeceğim. Yalan söylemeyeceğim, insanlardan hatta insanlıkta...